KADINLAR, KENDİLERİNİ ZİNCİRLİYOR -1-
Türkiye’de ve
dünyanın diğer ülkelerinin çoğunda erkek hegemonyası karşısında kadınlar hep
ezik durumdadır. Bazı geri kalmış ülkelerde hiçbir değeri olmayan yaratıklardır
adeta…
Ama Ulu Önder Atatürk insani açıdan kadın ve erkek
eşitliğine inanan bir dünya lideri olarak, ilk defa 05
Aralık 1934 de ülkemizde kadınlara seçme ve seçilme özgürlüğü
sağlamıştır. Başka bir deyişle kadın tam bir insan statüsüne kavuşturulmuştur.
Bu, bazı ülkelere de örnek olmuştur.
Aşağıda sunduğumuz
yazıda Suudi Arabistan’da öğretmenlik yapan Zekiye Yüksel, oradaki kadınlar
hakkında bilgi veriyor. Lütfen okuyalım.
“2002-2006 yılları arasında kadın öğretmen olarak Riyad Uluslararası Türk
Okulu’nda çalıştım.
Orada yaşamayan, orada yaşananları asla hayal edemez.
Tek başına bir kadın olduğunuz için, 200 metre ilerideki bakkala ya da
markete gidemezsiniz.
Şeriat mahkemelerinde, tecavüz ve cinsel tacize uğrayan kadın, hem iffetini
koruyamamış, hem de koruyamadığını açıklamış olmakla suçlanır.
Yabancı kadınlar, her an kaçırılma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Suudi Arabistan’da kaldığım sürece bir kez olsun tek başıma sokağa
çıkamadım.
Duvarlar arasına kıstırılmışlığın şiddetini, travmasını; balkonsuz
binalarda buzlu camlı, demir parmaklıklı pencerenin ardında mahpus Suudi
kadınının nasıl bir cehennemde yaşatıldığını gördüm, o cehennemi ben de
yaşadım. Suudi şeriat, ulema fetvalarıyla yorumlanır, 10 bin polisle uygulanır.
Mutavva denilen dini ahlak polisi, kadınları hayatın her alanında gölge
gibi izleyip şeriata uygun davranıp davranmadıklarını denetlemektedir.
Kadın, abeye denilen dış giysiyle tepeden tırnağa örtünmek ve peçe takmak
zorundadır. Görevi, evde kalıp çocuklarına bakmak ve kocasını efendi bilip,
kulluk kölelik etmektir. İtaatkâr, minnettar, fedakâr, suskun, kaderine boyun
eğen kadın, iyi kadındır. Sadece ticaret odaları seçimlerinin serbest olduğu bu
ülkede, Suudi kadını oy kullanamaz. Kral tarafından atanan Şûra (danışma
meclisi) erkeklerden oluşur.
Mahkemelerde iki kadının tanıklığı bir erkeğinkine
eşdeğerdir.
Çoğu zaman tecavüz olaylarında bile kadınların tanıklığı geçerli olmaz. ***
Suudi Arabistan, cinsiyet ayrımcılığını, kadını aşağılamayı kurumsallaştırıp,
içselleştirmiştir.
Kadınların siyasal hakları inkâr edilir. Erkeklerin vesayeti ve velayeti
altındadır. Kadının yetersiz ve aklının kısa olduğu yolundaki görüş şeriat
hükmüne dayandırılır.
Şehirlerarası ve milletlerarası yolculuklara tek başına çıkması yasak olan
kadınların otellerde tek başına kalmaları da ahlaka aykırıdır. Baba, ağabey,
kocanın yazılı onayı olmadan yurtdışına çıkamaz. Bir erkeğin izni olmadan
tedavi için hastaneye bile gidemez.
Sokakta trafik kazası geçirmiş ya da hastalanmış bir kadına eşi, oğlu ve
babası dışında hiçbir erkek yardım edemez.
Birinci dereceden akraba olmayan karşı cinsler bir araya gelirse zina
yapmış olurlar. Dil, ayak, göz, kulak, el zinası gibi... Ezan makamsız okunur
Suudi Arabistan’da, kadın hocanın sesine âşık olmasın diye! Fotoğraf çektirmek
yasak olduğu için kadınlara kimlik verilmemiştir 2007’ye kadar.
Çokeşlilik yasal, haftalık, aylık muta nikâh, yani geçici evlilik
yaygındır.
Bu da fuhuşun yasallaştırılmış şeklidir. Ama kürtaj yasaktır. Kız ve erkek
çocuklar ayrıştırıldığı için, gençler arasında aynı cinse özenti yaygındır.
Sokaklarda kız erkek el ele dolaşamaz, ama el ele dolaşan erkekler
görebilirsiniz. Kız öğrenciler eğitimlerinin hiçbir aşamasında erkeklerle aynı
sınıfta okuyamazlar.
Kadının siyasete atılması, Suudi ulemasına göre şeytan işidir. Suudiler, İslamın
içinden ortaya çıkmış tüm mezhepleri reddederler.
Kendi mezheplerinden olmayan Müslümanları kâfir görürler.
Sanata ve felsefeye düşmandırlar. Yapılar, kişiliksiz görkemiyle krallığın
gücünü simgeler.
Suudi Arabistan’da geçirdiğim süreç, benden çok şey götürdü, ancak
düşünmemi de sağladı. Kadın sorunları üzerinde daha çok düşündüm, kafa yordum.
Laikliğin geçerli olmadığı bir ülkede demokrasiden söz etmenin mümkün
olamayacağını öğrendim. Şeriatla yönetilen İslam ülkelerinde, kadın yaşamının
işkenceye eşit olmadığını bana kimse söyleyemez!”.
Bundan başka son günlerde internet sitelerinde yayınlanan ve bazı İslam
ülkelerinde kadına bakış açısını dile getiren bir yazı var ki, ben o yazıdan
alıntı yapmayı bile kendim için zül sayarım.
Zeynep Öğretmenin yazısını okuduktan sonra, sanırım kadınlarımız haline
şükredecektir.
(Devamı 2.Bölümde)