Atatürk’ü Putin Anladı, Çin Anladı Biz Anlayamadık!
Prof. Dr. Taciser Onuk
1976 yılında UNESCO tarihinde ilk ve tek 152 üyenin oy birliği ile onayladıkları belge şöyledir;
1976 yılında UNESCO tarihinde ilk ve tek 152 üyenin oy birliği ile onayladıkları belge şöyledir;
“ATATÜRK KİMDİR; ATATÜRK ULUSLAR ARASI ANLAYIŞ, İŞ BİRLİĞİ, BARIŞ YOLUNDA ÇABA GÖSTERMİŞ ÜSTÜN BİR KİŞİ, OLAĞANÜSTÜ DEVRİMLER GERÇEKLEŞTİRMİŞ BİR INKILAPÇI, SÖMÜRGECİLİK VE YAYILMACILIĞA KARŞI SAVAŞAN İLK ÖNDER, İNSAN HAKLARINA SAYGILI, DÜNYA BARIŞININ ÖNCÜSÜ, BÜTÜN YAŞAMI BOYUNCA İNSANLAR ARASINDA RENK, DİL, DİN, IRK AYRIMI GÖSTERMEYEN, EŞİ OLMAYAN DEVLET ADAMI, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURUCUSU.”
Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından sadece Türk ulusu için değil,tüm insanlık için bir onur simgesi olarak tanımlanan, ulusumuz için gerçek bir aydınlanma öncüsü, bağımsızlık, barış, özgürlük, mutluluk ve hukuka saygı gibi evrensel değerleri kişiliğinde bütünlemiş yüce Atatürk, 20. yy’ dan 21. yy’ a manevi varlığını sürdüren tek liderdir. ‘En büyük eserim’ dediği Türkiye Cumhuriyeti, her yönüyle ileriye dönük, temelinde ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık kavramları olan büyük bir toplumsal değişim, dönüşüm ve gelişim projesidir.
Ulus olarak daima birlik, bütünlük ve dayanışma içinde olmak salt devletimizin değil, kültürümüzün de temel özelliklerindendir. Bu anlamda Cumhuriyet, toplumu oluşturan insanların duyuş, düşünüş ve davranış birliği anlamına gelen kaynaştırıcı ve birleştirici nitelikteki ‘Kültür ‘ temeli üzerinde yükselen bir yönetim biçimidir ve başarısı da kültürün gelişmişliği ile doğru orantılıdır.
‘Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür(1930)’diyen Atatürk, ulusal kültürümüzün her öğesinde ulusumuzun çağdaş dünya ile bütünleşmesini, Cumhuriyetle birlikte kültürümüze kazandırılan çağdaş değerlerin diğer uluslarla paylaşılmasını sağlayıcı adımlar atmış, pek çok konuda pek çok ülkeye örnek olmuştur.
Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyetinin hedefi, kadın – erkek bütün dinamikleriyle, ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmaktır.
Kültürün evrenselliği, bilim, deney, gözlem, yaratıcılık ve teknoloji yoluyla kazanılabilir. Bir toplumun kendine özgü yaptığı, yarattığı her nesne kültürünü, uygarlık kavramı ise bir toplumun yükselebildiği kültür düzeyini gösterir, anlatır.
Bir ulusun yaşama biçimi, aynı zamanda o ulusun kimliğinin ve kişiliğinin de canlı belgeleridir. Aynı zamanda, toplumu oluşturan bireyler arasındaki farklılık ya da değişimleri belirleyen en önemli etken de kültürdür. Kültür, tüm canlı varlıklar gibi sürekli değişim halindedir. Ancak bu değişimin niteliği ve hızı toplumdan topluma farklılıklar göstermektedir. Farklılıkları belirleyen ana unsur yüce Atatürk’ün ifade ettiği kültür tanımındaki hedefleri amaçlayan ve özümseyen toplumlarda daima olumlu yönde gelişmekte, aksi durumlarda ise toplumun kültürel kimlik ve kişiliğinin hızlı biçimde yozlaşmasına neden olmaktadır.
Bir toplumun gelişmişliğinin göstergesi durumunda olan ulusal kültürün kendine özgü niteliklerini yitirmeden çağdaş boyutlar kazanması, ancak o toplum bireylerinin ortak çaba, ortak bilinç ve ortak irade güçleri ile gerçekleşebilir.
Binlerce yıllık kültür ve uygarlık birikiminin önemini, köklü kültürümüzle toplumumuzun birleştirici güçlü içyapısı ve aynı zamanda zengin manevi alt yapısını vurgulamak, çağdaş dünya ile bütünleşmesini sağlamak amacıyla Atatürk 1931 yılında Türk Tarih Kurumunu, 1932’ de Türk Dil Kurumunu kurmuş, Türkçe’nin sadeleşmesi ve zenginleşmesi için çalışmalar başlatmıştır. Bu kurumlara ilave olarak Anayasamızın 134. maddesi uyarınca 2876 sayılı kanunla 1983 yılında Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk Araştırma Merkezi olmak üzere tüzel kişiliğe sahip dört bilim kurumundan Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu oluşturulmuştur.
2002 Ocak – 2006 Ocak tarihleri arasında ilk kadın başkanı olmaktan büyük onur ve gurur duyduğum Atatürk Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi’ nin (AYKAKM) amacı, milli varlığımızın milli gücümüzün gelişmesinde ve devamında Türk Kültürünü Atatürkçü düşünce, ilke ve devrimleri doğrultusunda bilimsel yoldan incelemek araştırmak ve bir bütünlük içerisinde tanıtmak, yaymak, yayınlamak Türk Ulusu ve Dünya kültürleriyle buluşturmaktır.
Bu amaçla kurumda, süreli süresiz yayınlar yapılıp ulusal ve uluslar arası kongre, konferans, sempozyum, panel, bilim ve eğitim projeleri gerçekleştirilmiştir.
Aralık 2002’ de Ankara’da gerçekleştirilen, “Cumhuriyetten Günümüze Türk Kültürünün Dünü Bugünü ve Geleceği” konulu beşinci Türk kültürü uluslar arası kongre çok olumlu yankılar uyandırmıştır. Kültürümüzü oluşturan 16 konu başlığı altında ayrı kitaplar yayınlanmıştır.
Atatürk’ün vasiyeti olan Türk kültürünün dünya kültürlerine etki ve katkıları ise, Cumhuriyet döneminde tüm boyutlarıyla altıncı Türk kültürü kongresinde (aralık 2005) ele alınmış, dünyadaki varlığı kanıtlanmıştır.
Kongre sonuçlarından bazı alıntılara göre;
Dünya uluslarının dillerinde yaklaşık 12.000 kelime bulunan Türkçe, bugün dünyada en yaygın altıncı dil konumundadır. Türk şair ve yazarlarının verdiği birçok eser başka dillere çevrilmiş, dünya literatürüne katkıda bulunmuş, Türk tarihçilerinin Türk tarihiyle ilgili araştırmaları birçok ulusun tarihini aydınlatmaya yaramıştır.
Gazi Mustafa Kemal Paşanın önderliğinde kazanılan Türk İstiklal Savaşı ve yaptığı devrimler, Gandi ve Nehru gibi önemli liderleri etkilemiş, sömürge imparatorlukları bünyesinde olan birçok ulusun, özellikle de doğu uluslarının uyanması ve bağımsızlıklarını kazanmalarında etkili olmuştur. Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti bugünkü varlığını Atatürk devrimlerinden esinlenerek korumuştur.
Atatürk, Avrupa dışında Cumhuriyet kuran tek lider’dir. İslam dünyasında laik demokratik devlet düzenlerinin kurulmasında, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti iyi bir örnek olmuştur. Günümüzde ise İslam devletlerine model olarak Türkiye önerilmektedir.
Kongre döneminde Çin Büyükelçiliği Kültür Müsteşarıyla yaptığımız bir görüşmede, “Çin’ in gelişmesindeki en önemli etkenlerden birisi Atatürk’tür. Bizim eğitim sistemimize göre ilköğretim öğrencilerimize dünya çapında dört büyük lider öğretilmekte ve bunların başında Atatürk gelmektedir” sözleri beni çok etkilemiştir.
“Atatürk’ü nasıl öğretiyorsunuz?” soruma karşılık Müsteşar, “Atatürk’ü ders kitaplarındaki metinlerle tanıtıp, Türkiye’nin emperyalist saldırganlara karşı Atatürk’ün önderliğinde Ulusal Kurtuluş Savaşını nasıl kazandığını, tüm dünyanın ezilen halklarına da nasıl örnek olduğunu anlatıyoruz. Üzerinde önemle durduğumuz konu, O’ nun en zor zamanlarda her türlü olanaksızlıklara karşın yılmadan nasıl böyle bir mucize yaratabildiğini, özellikle de mücadele ruhu, düşünce sistemi ve beyin gücünü çocuklarımıza öğretmeye çalışıyoruz. Bugün bizim eğitim sistemimizde ve felsefemizde başarı için mutlaka bir çıkış yolu bir alternatif vardır, sorunlar karşısında pes etmek yoktur, çünkü Atatürk pes etmedi ve kazandı.” demiştir.
Bu sözler karşısında özellikle son yıllarda, Atatürk’ü ve düşüncelerini unutturma adına her türlü çabayı gösteren vefasız bir toplumun bireyi olarak çok etkilenmiş ve utanmıştım.
Diğeri, kongre nedeniyle Ankara’ ya gelen ve Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin’in danışmanlarından, aynı zamanda da bir gazeteci olan Sn. Zorap ile görüşmemizdir.
Zorap’ ın ifadesine göre Putin, Atatürk’e hayrandır. Atatürk’ün yaptıkları, Kurtuluş Savaşındaki başarıları ve yoktan var ettiği Türkiye Cumhuriyeti çok önemli bir örnek’ tir ve çalışma masasının üstündeki pek çok kitap Atatürk’ le ilgilidir.
Putin’ in Atatürk’ ün düşüncelerinden ve başarılarından çok etkilendiğini ve yararlandığını duymak utamadığım ve etkilendiğim diğer bir anıdır.
Atatürk’ü Putin ve Çin anladı biz neden anlayamadık, neden bu günlere geldik sorusunun yanıtını bir başka yazımda açıklamaya çalışacağım.
Prof. Dr. Taciser Onuk
Başbakanlık Atatürk Yüksek Kurumu
Atatürk Kültür Merkezi Önceki Başkanı
Prof. Dr. Taciser Onuk
Başbakanlık Atatürk Yüksek Kurumu
Atatürk Kültür Merkezi Önceki Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder