Dilimiz ve Dil
Bayramı
Arzu KÖK
Arzu KÖK
“Bir ülkeyi ele geçirmek isteyenler,
önce dilini ele geçirirler”
diyor Konfiçyüs. Sonrasında da ekliyor; “
Bir ulusun önce dilini geliştiririm. Dil düzgün olmayınca; söylenen, söylenmek
istenen değildir. Söylenen; söylenmek istenen olmayınca, yapılması istenen
yapılmadan kalır, yapılması gereken yapılmadan kalınca, töreler ve sanat
geriler. Töreler ve sanat gerileyince, adalet yoldan çıkar. Adalet yoldan
çıkınca, halk çaresizlik içinde kalır. İşte bundan dolayı, söz başıboş bırakılmaz.”
Yani herşey, dilimize gerekli değeri vermemizle başlar. Türkçe’yi sevmek, onu doğru kullanmak ve geliştirmek Türk insanının, özellikle aydınının en öncelikli görevidir. Zira milletlerin gelişmişlik seviyeleri dil ile ölçülür. Yani medeni olmanın ön koşulu dildir.
Yani herşey, dilimize gerekli değeri vermemizle başlar. Türkçe’yi sevmek, onu doğru kullanmak ve geliştirmek Türk insanının, özellikle aydınının en öncelikli görevidir. Zira milletlerin gelişmişlik seviyeleri dil ile ölçülür. Yani medeni olmanın ön koşulu dildir.
Türkçe, 1928 Harf
Devrimi’nin gerekçelerinde belirtildiği gibi, Latin Temelinden Alınan Modern
Türk Alfabesi’ni kullanır. Ulu Önder Atatürk Harf Devrimi ardından ‘Güneş Dil Teorisi’ni ortaya atarak,
Türkçe’nin gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır. Birçok kavramın da Türkçe
karşılıklarını kendisi bularak dilimize kazandırmıştır. Unutmayalım, Türkçe gelişmiş bir dildir:
çünkü Türkçe’nin söz varlığı bugün 75.000 civarındadır. Türk Dil Kurumu’nun
1945’te çıkardığı birinci baskı Türkçe Sözlük 20.000 civarında kelime varken,
1998’de çıkardığı Türkçe Sözlükte 75.000 kelime vardır. Yeryüzünün en eski ve
yeni coğrafya parçasında en çok konuşulan gelişmiş, zengin bir dildir.
1980’lerin ortalarında UNESCO hazırladığı raporda, Türkçe’nin konuşulan sayısı
bakımından dünyanın beşinci büyük dili olduğunu açıklamıştır.
Böylesine zengin ve güzel
bir dilimiz varken onu bozmaya yok etmeye çalışıyorlar. Onu daha da
zenginleştirip doğru kullanımını sağlamak dururken. Neden ? Çünkü dış odaklar
dilimizi yok etmek istiyorlar. Türkçemiz bir dünya dili
olmaya aday iken, nereden geldiği belli olmayan bir hain rüzgarın etkisiyle bir
bozma akıldışılığına uğruyor. Türkçe‘nin bin yıllık geçmişine, deneyimine hücum
edildi. Türkçemiz en yetkin çağındayken canına kastedildi. Ölmedi! Ölmedi,
ancak sakattır şimdi.
Caddelerde gezerken başınızı yukarı kaldırıp tabelalara baktığınızda görürsünüz ki isimlerin %70’i yabancı sözcüklerden seçilmiş. Açıyı iyi ayarlayıp bunlardan birinin önünde bir fotoğraf çektirseniz, çevrenizdekilere de ‘Bakın bu falanca ülke ziyaretim sırasında çekilmiş bir resmimdir’ deseniz emin olun ki inanırlar. İnsan bazen hangi ülkede yaşadığını anlayamıyor. Burası Türkiye, beyler, bayanlar. Dilimize sahip çıkalım. Dilimizi yok etmek isteyen dış mihraklara ve onlara çanak tutanlara izin vermeyelim. Dilimizi doğru kullanalım, kullandıralım.
Bir de
dilimizin bu halde oluşu hep gençliğin suçu gibi gösterilip duruluyor. Peki bir
genç, kendisini ve çevresini anlamaya başladığı andan itibaren, en utanç verici
işler için, “Bunu yapsa yapsa bir Türk
yapar” dendiğini duymuşsa, “Burası
Türkiye” lafının “Burada her halt
edilir!” anlamına geldiğini öğrenmişse, göğüs kabartacak yerli üretimin
bile yabancı markaymış gibi sunulduğuna tanık olmuşsa, o gencin kendisiyle ve
ülkesiyle övünmesi mi beklenir; yabancı olması koşuluyla her kültüre hayran
olması mı? Türkçe’yi düzgün konuşması mı, yabancı dillerde konuşması mı? Durum
böyleyken hala gençleri mi suçlayacaksınız, merak ediyorum doğrusu. Atalarımız
“İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına
batır” derler. Ama nedense hiç o iğne bize batmaz. Suçlu hep
dışarılardadır. Kendisini aydın olarak tanımlayanlar, yazarlar, çizerler bile
Türkçe’nin düzgün kullanımını geri plana ittikten sonra diğer insanlarımızdan
ne beklenebilir ki?
Umutsuz değilim yine de. İnanıyorum ki dilimizin önemi er ya da geç
anlaşılacak ve ulaşacaktır hak ettiği yere. Dilimiz yatağından çıkmış bir su
örneği, Türk Milleti tarihi yatağına girecek ve elbette engin denizlere
erecektir. Bu uğurda bize ve tüm aydınlara
büyük bir görev düştüğünün de bilincindeyim. Dilimize sahip çıkalım, ülkemizi
yok olmaktan kurtaralım…
Dil Bayramı kutlu olsun…