BİR
GÜZİDE
TARANOĞLU VARDI
Necdet
BULUZ
Gazeteci-Şair, sanatsever annemiz Güzide Taranoğlu’nu da
kaybettik. Eşi Dr. Bilal Taranoğlu’nun ölümünden sonra “Ben, sadece yaşayan bir
ölüyüm” diyen ve son nefesine kadar çok sevdiği şiirden, sanattan kopmayan
Taranoğlu’nun kaybı, hiç kuşkusuz yeri doldurulamayacak bir boşluk da
bırakacaktır. Lale Şairi Abdullah Satoğlu’nun deyimi ile “Çevremiz giderek
boşalıyor.” Tanıdığımız, bildiğimiz, değerler, çınarlar birer birer gidiyor.
Güzide Taranoğlu da Başkent Ankara’da sanat dünyasına damgasını vurmuş olan bu
değerlerin son halkası oldu.
Taranoğlu ailesi, sanat, şiir, gazetecilik,
dergicilik alanında çok aktifti. Ancak, bunun yanında örnek olan, takdir
toplayan, büyük bir aşk, sevgi, duygusallığı da beraberinde taşımıştır. Bu aile
ile tanışmamız 1960’lı yıllara dayanır. Bizim de örnek aldığımız Taranoğlu
Ailesi’nin oğulları Şanser’i, çocuğumuz doğduğunda Şanser adını vererek bu
aileyi her yönü ile nasıl örnek aldığımızın bir göstergesi olarak övünç
kaynağımız olmuştur.
Aslında Taranoğlu Ailesi’ni anlatmak kitaplara
sığmayacak kadar deryadır. Evlerini her zaman, sanata, sanatçıya, gazetecilere,
sevdiklerine, dostlarına sonuna kadar açan bu aile, bir Osmanlı geleneği olan
Konak’lardaki Türk Sanat Musikisini de hayatları boyunca hep canlı
tutmuşlardır.
Güzide Taranoğlu, her yıl doğum gününde, Ankara
Radyosu’nun ses ve saz üstatlarını, sanatsever dostları ile evlerinde
düzenlenen gecede birleştirip, muhteşem düzeyde Türk Sanat Müziği ile
ağırlayarak Başkent Ankara’da yıllardır bir ilke imza atmıştır. Bizim de hiç
aksatmadan katıldığımız bu gecelerde çok sayıda sanatçı ile tanışma ve müziği
meşk etme fırsatlarımız olmuştur. Bu muhteşem ve unutulmaz doğum günü ve Türk
Sanat Müziği geceleri Bilal Taranoğlu’nun ölümü ile noktalanmıştı. “Ömrüm var
oldukça bu doğum günlerini böylesine kutlayacağım” diyen Güzide annemiz, ne
acıdır ki, eşinin ölümü ile buraya da nokta koymuştur. “Bilal’siz böyle bir
şeyi düşünemem” diyerek eşsiz geçecek bir doğum gününü kendisine
yakıştıramamıştır.
Düşünebiliyor musunuz, TRT’nin en seçkin, en
usta sazları, seslerini bir araya getirmek kolay mı? Koşarak, severek, keyif
alarak Güzide Taranoğlu’nun doğum gününü şenlendirmişlerdir. Programı olanlar,
program bitiminde gelerek bu güzel günü zenginleştirmişlerdir.
Bu gecelerin bir başka özelliği de, katılan
şairlerin yeni şiirlerini okumaları, yeni bestelenen şarkıların seslendirilmesi
olarak hafızlardan silinmeyecek izler bırakmış olmasıdır. Güzide Taranoğlu’nun
çok sevdiği eşi Dr. Bilal Taranoğlu için yazdığı “ Tadı Yok sensiz geçen ne
baharın ne yazın” şiirinin bestelenmiş şeklindeki şarkısının da ilk kez
sanatçılarca bu gecede seslendirilmiş olmadır. Nice yeni besteleri, nice yeni
yetişen ve sonradan yıldız olan sanatçıları bu gecelerde tanıdık.
Güzide Taranoğlu, aynı zamanda bestekârlar için
adeta bir güfte hazinesiydi. Birçok şiirin bestelendi, dillerden düşmedi. Eşi
Dr. Bilal Taranoğlu’na olan aşkı ve düşkünlüğü, yazdığı aşk şiirlerine de
yansımıştır.
“Gülpınar Dergisi” yıllarca yayınlandı. Dr.
Bilal Taranoğlu, bu derginin matbaaya gidişinden, basımına, dağıtımına ve
finansına kadar yılmadan usanmadan koşturdu. Güzide Taranoğlu, birçok genç
şaire Gülpınar’da kapılarını açtı, onları kucaklamayı ve sanata kazandırmayı
son nefesine kadar sürdürdü. Böylesine bir sanat tutkunuydu.
Güzide Taranoğlu, Başkent’teki bütün sanatçı
dostlarını ayda en az bir gün evinde toplayarak, şiir, sanat günleri de
düzenler, dostların kopmamasına, iletişim halinde olmalarına özen gösterirdi.
Ankara dışından bile bu toplantılara çok sanatçının katıldığını anımsıyoruz.
Her biri unutulmayacak izler bırakan bu toplantılarda çok değerli sanatçılar
tanıdık, birlikte olduk, sohbetlere katılıp, şiirler dinledik.
Dr. Bilal Taranoğlu, beyefendiliği, mütevazi
duruşu ile tam bir sevgi adamıydı. Uzun yıllar Sağlık Bakanlığı’nda Teftiş
Kurulu Başkanlığı, TBMM’de Ordu Milletvekilliği yaptı. Evine gelen konuklara
dağıttığı gülücükler, kendi eli ile yaptığı ikramlarla sanat dünyasında da ayrı
bir yer edinmesini sağlamıştı. Özetle Taranoğullarını birbirinden ayrı
düşünmenin mümkün olmadığını söylemeliyiz.
Çok yönlü bir sanatçı ve sanatsever olarak
hepimizde çok ayrı bir iz bırakan Güzide Taranoğlu, çok yakın aile dostumuz ve
ikinci annemizdi. Bizi de hep “Hepiniz benim ayrı evlatlarımızsınız” diyerek bağrına
basmıştır.
Şunu hep gözlemlemişizdir:
Güzide Taranoğlu, büyük aşkı, evinin direği,
yastık arkadaşı Dr. Bilal Taranoğlu’nun ölümü ile hayattaydı ama kendi deyimi
ile de bir “yaşayan ölü” idi. Oğlu Şanser Taranoğlu, bizi arayıp, ölüm haberini
verdiğinde de bu gerçeği şu sözlerle dile getirmişti:
“Annemi yaşatmaya çok gayret ettik. Ama o “Bir
an önce öleyim, Bilal’imin yanına gideyim, ona kavuşayım” diyerek yaşamayı
değil ölümü istedi, ölüme koştu. “
Rahmetli Şair Ahmet Tufan Şentürk, Güzide
Taranoğlu için “Toprak Ana”derdi ve bu adla da bir şiiri vardı. “Toprak Ana”
Güzide Annemize rahmet diliyoruz. Biz de bir annemizi yitirdik. Mekânın cennet
olsun. Çok istediği, hayal ettiği Dr. Bilal Taranoğlu ile de kavuşup, buluşsun.
Güzide anacığım be, bundan sonra da sanırız
bizler için, seni tanıyıp sevenler için “Tadı yok sensiz geçen ne baharın ne
yazın” olacak. Nur içinde yat.
***
(Dostumuz A.Güler'in çok önce yazdığı bir yazı)
Güzide Taranoğlu'nun vefası
Abdülkadir Güler
Güzide Gülpınar Taranoğlu, sanat ve
kültür dünyamızda tanınmış kadın şairlerimizdendir. Bu güne değin Türk
edebiyatına 20’ye yakın kitap kazandırmış; sosyal ve toplumsal derneklerde hem
kurucu ve hem de başkan olarak görev yapmış bir Türk kadınıdır. Çevresindeki
insanlara, maddi ve manevi açıdan çeşitli yardımlarda bulunan örnek bir Anadolu
kadınıdır. Ayrıca Türk sanatına, Türk kültürüne aşina, şiirleri şarkı sözü
olmuş ve bu açıdan birçok ödül de almıştır.
Sırası gelmişken onunla ilgili bir anımı buraya aktarmak istiyorum. 1969–1972
yılları arasında Mardin ili, Kızıltepe İlçesi’nin Uluköyü’nde yani eski adıyla
Üzeyir Köyü'nde İlkokul öğretmeni olarak görev yapıyordum. O yıllarda çiçeği
burnunda heyecan dolu bir köy öğretmeni idim. Güzide Gülpınar Taranoğlu, o
yıllarda Ankara’da sanat ve kültür etkinlikleri hazırlıyordu. Yanılmıyorsam
TASVİR ve Yeni TANIN Gazetelerinde sanat, kültür içerikli yazılar izliyor,
benim de o yıllar da yazılarıma bu gazetelerde yer veriyordu. Sözü uzatmak
istemiyorum. Daha sonra Kızıltepe / Uluköy’den yazdığım bir mektup üzerine
Güzide Gülpınar Tardanoğlu okulumuzu” Kardeş Köy”okulu olarak seçmişti.
Okulumuza kitap, kırtasiye gibi birçok katkılarda bulunmuştu. O günlerde
Ankara’da yayınlanan Başkent gazetesi’nde (14 Ekim 1972) tarihli gazetede
öğrencilerimizin fotoğraflarıyla bir manşetle yer almıştı. Ne denli güzeldi o
günler, bir daha o güzelim günlere kavuşmak olası değildir.. Hepsi tatlı ve
unutulmaz anılarda kaldı. Hatta hiç unutmam “KARDEŞ KÖYÜM ULUKÖY’ diye bir de
şiir yazmıştı Güzide Taranoğlu annemiz.. İşte o tarihten bu yana Güzide
Tanranoğlu ile Ana- evlat bağlamında dostluğumuz devam ediyor. Ben onu manevi
annem olarak tanıyor ve onunla gurur duyuyorum.
Güzide Taranoğlu’nun yayımlanmış
eserleri: Merhaba Dostum, Mutlu Acı, Toz pembe, İnsanlar Mutlu Yaşasın,
Ve Mutluluk Çiçek Açar, Diyorum ki, Aşk Yıllara Yenilmez, Can Parçamız
Çocuklar, Selamlarım, Şiiristanda Hecelerin Dili, Bir Dalda Bin Çiçek,
Aşk-Şiir-Hayat, Sevgi, Yağmur, Aşk Güneş ve Şimdi sizlere tanıtmaya çalıştığım”
BU KİTAP ONUN İÇİN” adlı eserlerin sahibidir. Ayrıca araştırmacı- Şair ve yazar
Mustafa Ceylan Tarafından büyük boyda devasa bir eseri olan TOPRAK ANA GÜZİDE
TARANOĞLU (Hayatı ve Eserleri) bir koca kitapta toplamış ve dostlarına,
edebiyat çevrelerine armağan etmiştir. Daha bitmedi.
Güzide Gülpınar Taranoğlu, sanatımıza, kültürümüze değer veren dört dörtlük
bir Türk kadınıdır. Mayıs 1976’dan bu yana değerli hayat arkadaşı Ordu eski
Milletvekili Dr. Bilal Taranoğlu’nun vefatına kadar (19 Nisan 2005) GÜLPINAR
Aylık Fikir, Sanat, Edebiyat ve Şiir Dergisi’ni kendi kıt imkanlarıyla
çıkarıyor ve her ay hiç aksatılmadan sanat ve kültür çevrelerine gönderiyordu.
Bu dergide yaklaşık otuz yıl boyunca usta, kalfa ve çırak yanyana şiir ve
yazılarıyla Türk edebiyatına, Türk kültürüne hizmet veriyorlardı. Ben de
güzelim derginin yazı ailesi içinde yer almıştım. Değerli Eşi Sayın Dr. Bilal
Taranoğlu ( Ordu Eski Milletvekili)'nin vefatından sonra en son çıkan bir ÖZEL
sayıdan sonra kapanmak zorun kaldı. GÜLPINAR’ın kapanması Türk edebiyatı için
elbette ki bir kayıptır. Çeyrek asırdan fazla Türk edebiyatına hizmet veren
Gülpınar’ın kapanması hep Güzide Taranoğlu’nu ve hem de sanatçı dostlarını
elbette üzmüştü. Ancak Güzide Taranoğlu’nun da eşinin kaybından sonra “ artık
takatım, gücüm, kalmadı” diyerek GÜLPINAR'ı kapatmak zorunda kaldı.
Manevi Annem Güzide Taranoğlu’nun bu yeni yapıtı (BU KİTAP ONUN İÇİN),
değerli hayat arkadaşı Dr. Bilal Taranoğlu’nun vefatından, sonra kaleme aldığı
şiirlerinin yer aldığı bir kitapta toplamıştır. Kitap tertemiz bir baskı,
özenle hazırlanan bir tasarımla gün ışığına çıkarılmıştır. Bu yapıt 92 sayfadan
oluşuyor. Ankara’da Aydın Matbaacılık ve Tanıtım Hizmetleri yayınları arasında
günışığına çıkmıştır. Kitabın ön kapağında Sayın Dr.Bilal Taranoğlu’nun bir
fotoğraf ve arka sayfasında eşi Güzide Taranoğlu ile birlikte çektikleri bir (
hatıra ) resimlerini görüyoruz. Yine kitapta Güzide Taranoğlu’nun kaleminden
çıkan 80 şiirini okuyoruz. Şiirler sıcak, yalın, sade, duru, akıcı bir Türkçe
ile kaleme alınmıştır. Yine kitabın son sayfalarında Güzide Taranoğlu ve eşi
Dr.Bilal Taranoğlu ile ilgili fotoğraf albümünden geçmişten günümüze yansıyan
fotoğraflarla zenginleştirilmiştir.
Kitabın giriş bölümü “Sevgili Dost Canlarım”, diye başlayan yazısında
Güzide Taranoğlu şunları yazıyor" Kalbi kırık, yaralı ve üzgün. Hüzün dolu
yazılar. Bir iki cümle yi sizinle de paylaşmak istiyorum: Hepinizin bildiği
gibi Ulu Tanrı’nın acımasızca yüklediği büyük ve onulmaz acılarımla çaresizlik
içinde ömrümü sürdürmekteyim.
Kendimi boş kovan gibi hissediyorum. Fakat madem ki henüz hayattayım
çevremi ezmeden, üzmeden, kimseye gereksiz yük olmadan yaşamlarının çarelerine
bakmam şart. Gerek sayın doktorumun, gerekse sevgili dostlarımın tavsiyeleri ve
tesellileri ile kendimi zorlayarak da olsa elime kalem almaya çaba ettim. Beni
oyalayacağı ve en iyi ilaç olacağı tavsiyeleri ile bir şeyler yazmaya başladım.
Elbette ki en önce ve en önemli olarak sevgilimi dile getirmem gerekliydi
benim için. İşte ben de öyle yapmaya çaba gösterdim. Elbette ki bu satırlar o
yüce aşkımızı, ne de ondan sonraki onulmaz büyük acımı anlatmaya yetmez “ diyor
Güzide Taranoğlu. Acıları elbette ki büyüktür, ancak ölümle ölünmez, hayat
devam edecektir. Üzülmenin, yanmanın, yalvarıp yakarmanın ne faydası olabilir
ki. Ünlü Şair Cahit Sıtkı’nın dediği gibi:
Neylersin ölüm herkesin başında
Uyudun uyanmadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında
“Otuz Beş Yaş” adlı şiirinden alıntı yaparak sizlere sundum. Tarancı’yı da
bu arada rahmetle anmak istiyorum. Sevgili annemiz Güzide Gülpınar bu kitabında
değerli hayat arkadaşı Dr.Bilal Taranoğlu için kaleme aldığı şiirlerin birinde
“Sevgili Can Dostlarım” diye başlarken şunları acı ve hüzün dolu bir tabloda
şunları yazıyor:
Sanmayın ki bu kitap hayatımda aşama
Maksadım anlatmaktır, neler geldi
başıma,
“Izdıraplar dostlarla paylaşınca azalır”
Dostlar ilgileriyle dostun zehrini alır.
Uzun yıllar birlikte mutlu olarak yaşadılar. Evlat ve torun sahibi oldular.
Binlerce dost ve arkadaş edindiler. Acıları, özlemleri, mutlu anları birlikte
bir ocakta dost ve yakınlarıyla paylaştılar. Denilebilir ki hiçbir kimseye
muhtaç olmadan, hiçbir kimseye yük olmadan hayatı güzel ve birlikte yaşamayı
bildiler. İşte Güzide Taranoğlu "Ne Hoş Yaşardık" başlıklı şiirinde
şunları acı bir pencereden bizlere sergilemeye çaba gösteriyor:
Beraber gülerdik, beraber ağlar
Ne güzel günlerdi, ne güzel çağlar
Mutluluk bizleri
hayata bağlar
Bir ömür göz göze ne hoş yaşardık.
Kederi ömüre katık etmezdik
Yolumuz neşeydi peşinde gezdik
Hırçınlık, hainlik asla bilmezdik
Bir ömür diz dize ne hoş yaşardık.
Güzide Gülpınar Taranoğlu, bir vefa
borcu olarak sevgili eşi Dr.Bilal Taranoğlu’nun vefatı ardından üzgünde olsa da
yanıp tutuşsa da yine dimdik durmayı başarmış, ona ait olan kutsal duygularını
şiirle ifade etmeye çalışmıştır. İyi de etmiştir. Kitabın başında şu cümleyi
okuyoruz: Bu kitap para ile satılmaz, Dostlara armağandır. Bana da 10 adet göndermişlerdir.
Bende bunları kitabının değerini bilenlere TARANOĞLU ailesi adına armağan
ettim. Güzide Taranoğlu annemize bir daha Tanrı’dan sabırlar diliyoruz,
metanetli olmasını, dik durmasını istiyoruz. Elbette ölüm acıdır, ancak sabırlı
olmak zorundayız. Değerli gönül adamı Ordu Eski Milletvekilimiz, vefalı dost,
güzel insan Dr.Bilal Taranoğlu’nun aramızdan ayrılışının birinci yılında
Allah’tan rahmet diliyoruz. Annemiz Güzide Taranoğlu’na da baş sağlığı ve sabır
diliyor, hürmetle ellerinden öpüyoruz. Ne desek para etmez, çünkü ölümlü bir
dünyada yaşıyoruz. Baki kalan bu kubbede hoş bir seda bıraktı. Ordu Eski
Milletvekili bir İstanbul efendisi idi.
Sayın Dr. Bilal Taranoğlu giderken acı ve üzüntüleriyle birlikte, gönüllerde
derin izler bıraktı. İz bırakanlar arasında yerini aldı, her zaman rahmetle ve
saygıyla anılacaktır. O bir İstanbul efendisi idi. Nur içinde yatsın Dr. Bilal
Taranoğlu…