16 Kasım 2012 Cuma

ATATÜRK / Nusret Kebapçı yazdı


ATATÜRK

Şöyle bir soru sorsam…
Toplum olarak Atatürk’ü…
Onun ilkelerini…
Gerçekleştirmek istediği devrimleri…
Atatürk’e düşmanlık edenlerin kimler olduğunu ve bunu neden yaptıklarını…
Cumhuriyet öncesi ve sonrası çıkarılan gerici isyanların amaçlarını öğretebiliyor muyuz?
Aslına bakarsanız öğrettiğimiz söylenemez…
Neden öğretemediğimize gelince, bu konuda biraz geriye giderek anımsatmada bulunalım, ne dersiniz…
Yıl 1949, Türkiye ABD ile bir eğitim anlaşması imzalıyor…
O anlaşma ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın tepesinde 4’ü Amerikan, 4’ü Türk 8 yetkili bulunuyor tabi ABD büyükelçisinin konumunu da unutmamak gerekiyor…
İşte bu komisyon, bizim tüm eğitim politikalarımızı daha açıkçası hangi derste neyin ne kadar öğretileceğine karar veriyor…
Yani neredeyse 1949’dan sonra Atatürk çok yüzeysel bir şekilde öğretilir hale geliyor…
Çünkü;
Batılı devletler Kurtuluş Savaşı’yla yenilmenin acısını asla unutmamaktadır…
Ve o gün gerçekleştiremedikleri Sevr’in uygulanabilmesi için hemen her fırsattan yararlanmaktadırlar…
Böyle olunca Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ve ulus devlet haliyle en önemli hedefleri haline geliyor…
Ve bu hedeflerinden hiç vazgeçmemektedirler…
Bugün ülke içinde tartışılan konulara bakın, hemen tamamında ulus devlet ve kimliğin tartışma konusu yapıldığını göreceksiniz…
Dolayısıyla ülkemizde yaşanan saflaşma da ulus devletten yana olanlarla emperyalist işbirlikçileri arasında yaşanmaktadır.
Ne tartışılıyor bu gün esas olarak…
En başta ana dilde eğitim, elbette yanı sıra kamuda anadilde hizmet ve anadilde savunma hakkı…
Peki, hemen her konuda örnek alınan batı ülkelerinde, örneğin anadilde kamu hizmeti türünden bir uygulama var mı?
Ya anadilde eğitim…
Açıkça söylüyorum, asla böyle bir uygulama yok.
Ama ısrarla ülkemizin dil birliği konusu tartışmaya açılmakta ve bu yolla ulus kimliğimiz parçalanmaya çalışılmaktadır…
Aslına bakarsanız türban benzeri faaliyetleri de bununla birlikte değerlendirmek gerekiyor…
Çünkü kılık kıyafet devriminin amacı da toplumda görünürdeki etnik ve dinsel farklılıkları geri plana atarak en azından toplumun bir araya gelmesi sağlanarak ulus meydana getirmekti…
Biliyorsunuz hedef ulus kimliği parçalamak olunca ister istemez etnik ve dinsel kimliklerin kılık kıyafetle ortaya çıkması ve toplumda bu yönde kutuplaşma yaratması isteniyordu…
Ancak tüm çabalarına karşın istedikleri başarıyı sağlayamadılar, ancak vaz da geçmediler işte bu kez sıra tekke ve zaviyelerde…
İstiyorlar ki ulus kimliği kalksın, toplum her türden tarikat ve cemaatin cirit attığı bir hale gelsin
Tabi bu durumda Cumhuriyet kalır mı?
O da son bulsun…
Sonrasında kurulacak devletin adı bile zaman zaman tartışılıyor kimi yeni Osmanlı diyor, kimi ise Büyük Anadolu Devleti…
Bunlar hem ulus devlet değil, hem de adında Türk’te yok…
Sözün özü…
Hedefte en başta ATATÜRK ve ulus kimlik bulunduğuna göre birleşme ve mücadelenin yolu da Atatürk ve ulus kimlik olmak zorundadır…
Yani ya birleşmeden yana olunacak ya da parçalanmadan…
Ortası yok!
                            

                                NusretKebapçı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder